İzmir Barosu’ndan yapılan yazılı açıklamada Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığı’nın aileyi bir yılda 18 kez ziyaret ettildiğini açıklamasına reaksiyon gösterilerek, “Bu on sekiz ziyarette çocukların babalarının cezaevinde kalmakta olduğunun, annelerinin çocukların bakımlarını takviyesiz bir formda tek başına üstlendiğinin anlaşılamamış olması mümkün değildir. Tek bir ziyarette bile tespit edilebilecek barınma muhtaçlığını gidermek için bildirimde bulunma yükümlülüğü olan Bakanlık, bunun yerine bildirimde bulunmamayı ve on sekiz ziyaret gerçekleştirerek iş takvimini doldurmayı seçmiştir. Bakanlığın kelam konusu ihmali nedeniyle refakatsiz bırakılan çocuklar, ‘birbirlerine’ emanet edilmiş ve çıkan yangında hayatlarını kaybetmişlerdir. Hiçbir söz, barakada yaşamak zorunda bırakılan, o barakada çıkan yangında hayatını kaybeden beş çocuğun acısını anlatamaz. Ulusal ve memleketler arası normlarla hakları müdafaa altına alınan, birer özne olarak bu dünyada var oluşlarını kutladığımız çocukların ömür hakkı üzere en temel haklarının dahi korunamadığı bir kâbusu yaşıyoruz” denildi.
“MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
İktidarın yaşanan derin yoksulluğu göz arkası etmeye çalıştığı belirtilen açıklamada, “Çocuklara bir öğün fiyatsız yemek sağlayamayan, pak içecek suyu temin edemeyen, barakalarda çocukları yalnız bırakan siyasi iktidarın önlenebilir tüm çocuk ölümlerinin sorumlusu olduğunu biliyoruz. İzmir Barosu olarak, çocukların ömür hakkının ellerinden alınmadığı günlere olan inancımızla, gerçek sorumluların cezalandırılması ve tüm çocukların sıhhat ve memnunlukla yaşayabilmesi için çaba etmeye devam edeceğiz” tabirleri kullanıldı.