Romatizma, yaşlılık hastalığı olarak bilinse de aslında çocukluk çağından itibaren her yaş grubunda görülebilen bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor.
Romatoloji Uzmanı Dr. Reyhan Köse Çobanoğlu, eklemlerde çok ciddi ağrılara neden olan romatoid artrit olarak ifade edilen iltihaplı eklem romatizmasının ise kadınlarda erkeklere oranla 3-4 kat fazla görüldüğünü belirtti.
Eklem ağrısı anlamına gelen romatizmanın çok sayıda çeşidi var. Halk arasında kireçlenme olarak bilinen ve yapısal bir bozukluk olan ostreoartrit, kıkırdak harabiyetiyle ortaya çıkarken, toplumda en sık görülen iltihaplı eklem romatizması romatoid artrit, her 100 kişiden 1’inde görülüyor.
Genetik yatkınlık ve sigara kullanımı gibi nedenlerin tetiklemesi ile bağışıklık sisteminde yanlış alarm gelişmesi ve vücudun kendi dokularını yabancı bir doku gibi algılayarak antikor geliştirmesi sonucu oluşan iltihaplı romatizma, kadınlarda erkeklere göre 3-4 kat fazla görülüyor.
Medicana International İzmir Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Reyhan Köse Çobanoğlu, “Özellikle 20-40 yaş arasındaki kadınlarda bu hastalığa daha çok rastlıyoruz. Genetik olarak HLA-DR4 genini taşıyan kişilerin yüzde 30’u bu hastalığa daha yatkın oluyor. Bazen kişi, ailesinde hiç olmasa da bu hastalığa yakalanabiliyor yani genetik geçiş bir kural değil. Bir de en önemli faktörlerden birinin stres olduğunu söyleyebilirim. Çok stresli ve uykusuz geceler geçiriyorsanız yakalanma riskiniz artar” dedi.
Hastalığın klasik belirtileri olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Köseoğlu, “Çok belirgin olan belirtisi, kişi sabah yataktan kalktığında çok ağrılı ve şiş olur. Romatoid artrit, küçük eklemleri çok sever. Parmaklar, ayak bilekleri, el bileklerini daha çok tutar. Kişi özellikle sabahları buralarda katılık hissediyorsa, bardağı, kaşığı tutmakta zorlanıyorsa, örneğin pijamalarını çıkarırken düğmeleri açmakta zorlanıyorsa, günlük aktivitelerine güç başlıyor; ancak öğleye doğru şikayetleri azalıyorsa dikkatli olmalıdır. Özellikle sabah tutukluğunun varlığı iltihaplı romatizmal hastalıklar için en tipik bulgudur” diye konuştu.
Hastalığın tedavisi olduğunu ancak tamamen ortadan kaldırılamadığını ifade eden Uzm. Dr. Köseoğlu, “Düzenli tedavi ve düzenli kontrollerle normal olarak hayatın sürdürülebilmesine yardımcı çok sayıda tedavi seçeneği mevcut. Hastalığı modifiye edici olarak adlandırdığımız, hastalığın gidişatını yavaşlatan, hatta durduran farmakolojik seçeneklerimiz bulunmaktadır.
Bunun yanında özellikle son 20 yılda kullanıma giren, biyolojik ilaçlar dediğimiz halk arasında ‘akıllı ilaç’ olarak bilinen moleküllerle oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınmakta. Bunun dışında tedavi bir bütün olarak ele alınmalı, hastaya yaşam tarzı değişikliği, kilo verme, sigaradan uzak durma gibi tedavi etkinliği açısından son derece önemli olan bu konularda destek verilmelidir” şeklinde konuştu.