Bugün, ülkemizin tarihine kara bir leke olarak kazınacak bir olayın eşiğindeyiz. PKK terör örgütünün kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşma yapma ihtimalinden söz ediliyor. Bu, sadece vatanını seven bir yurttaş olarak değil, bu ülkenin şehit kanlarıyla yoğrulmuş topraklarında yaşayan bir insan olarak, kanıma dokunuyor. Bir terörist başının Türkiye Cumhuriyeti’nin en kutsal ve en yüce makamlarından birinde söz hakkı bulması, milletin iradesine atılmış en büyük darbedir.
Öcalan, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine sebep olan, ülkenin huzurunu bozmak için yıllarca terör estiren bir örgütün lideridir. Böylesi bir kişinin adını bile Meclis’te anmak bile başlı başına büyük bir utançken, ona söz hakkı tanımak nasıl izah edilebilir? Yıllarca terörün gölgesinde yaşamış, evlatlarını bu kalleşliğe kurban vermiş bir milletin meclisinde, terörist başının sesi mi yankılanacak?
Türkiye Cumhuriyeti Meclisi, milletin iradesinin temsil edildiği, demokrasinin kalesidir. Bu meclis, terörle savaşta can vermiş şehitlerimizin hatırasına saygısızlık edilebilecek bir yer değildir. Eğer bugün Öcalan’a söz hakkı verilirse, bu sadece şehitlerimize değil, onların acılı ailelerine, bu ülkenin geleceğine ve terörle mücadelede hayatını riske atan güvenlik güçlerimize yapılmış bir hakarettir.
Bu ülke, teröre ve teröristlere karşı duruşunu net bir şekilde göstermiş bir devlettir. Öcalan gibi bir ismin Meclis’te yer alması, terörün gölgesinde yaşamak zorunda kalmış insanlara, teröristlerin kazanmasına izin vermek anlamına gelir. Bizim terörle savaşımız, sadece silahlarla değil, aynı zamanda bu tür ahlaki ve siyasi duruşlarla da kazanılır.
BU MECLİS, TERÖRİSTLERİN DEĞİL, MİLLETİN MECLİSİDİR!