Tunç Soyer: “Deprem riski yüzünden kentsel dönüşüm kararı aldım”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan eski Belediye Başkanı Tunç Soyer, Buca’daki cezaevinden kaleme aldığı açıklamada, görevi süresince neden kentsel dönüşüme öncelik verdiğini kamuoyuyla paylaştı. “Kentsel Dönüşüm” başlıklı yazısında Soyer, 30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depreminin kendisi için bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.

“Yapmamak İçin Çok Sebep Vardı, Ama Bir Sebep Yeterdi: Deprem”

Soyer, kentsel dönüşüm sürecini başlatmamak için elinde pek çok gerekçe olduğunu ancak İzmir’in deprem gerçeğinin bu süreci sahiplenmesi için tek başına yeterli olduğunu belirtti. “İzmir merkezli bir depremde çok daha büyük kayıplar yaşanabileceği ihtimali kabusum haline geldi” diyen Soyer, bu nedenle kentsel dönüşüm konusunu görev döneminde en öncelikli mesele haline getirdiğini ifade etti.

Göz AtınDefne Soyer’den savunma: Babamla gurur duyuyorum!İzmir’de kritik İZBETON davasında ikinci gün: Gözler Aliağa’ya çevrildiAslanoğlu ve Soyer ilk kez hakim karşısında“TOKİ Yapsın, Bana Ne Diyebilirdim”

Açıklamasında, kamuoyunda konut üretimi ve kentsel dönüşümün daha çok merkezi hükümet ve TOKİ’ye ait bir sorumluluk olarak görüldüğünü belirten Soyer, “Bu algıya yaslanarak hükümet yapsın, bana ne diyebilirdim. Galiba hâlâ böyle düşünenler var” dedi. Ancak vicdanı buna izin vermediği için bu sürece müdahil olduğunu belirten Soyer, “İzBB bünyesinde Deprem ve Afet Daire Başkanlığı’nı kurduk, bu birime 200 milyon TL kaynak aktardık. Sonrasında Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı da bu yapıya bağlanarak bütüncül bir yaklaşım benimsendi” diye konuştu.

“Depremden Önce Kurduk, Depremle Ne Kadar Doğru Yaptığımızı Gördük”

Göreve başladığı ilk aylarda deprem riskinin farkında olduğunu söyleyen Soyer, 30 Ekim 2020’deki İzmir depreminin bu öngörüsünü doğruladığını söyledi. “Henüz depremle yüzleşmemiştik ama yaşanınca ne kadar doğru bir karar verdiğimizi anladık” dedi.

“Dolandırıcılıkla Suçlandım, Cezaevine Girdim”

Soyer, kamu kaynaklarını can güvenliği için seferber ettiğini ancak bu sürecin Cumhuriyet Savcılığı tarafından “hile ve desise” ile işlendiği öne sürülen “dolandırıcılık” suçlamasıyla ilişkilendirildiğini belirtti. Hakkındaki iddianameyle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildiğini ifade etti.

“Olayın Dört Boyutu Var, Anlatacağım”

Tunç Soyer, olayın hukuki, insani, siyasi ve teknik olmak üzere dört boyutu olduğunu ifade ederek, savunmasının hukuki kısmının 19 Eylül’de yapılacak duruşmada avukatları tarafından sunulacağını söyledi. Diğer boyutları ise önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağını duyurdu. “Yarın sürecin insani yani vicdani boyutunu anlatacağım” dedi.

Soyer’in açıklamasını “İzmir’i dirençli bir kent haline getirme, can kurtarma kastıyla hareket ettim” sözleri özetlerken, bu niyetin yargılamaya konu edilmesine ise dikkat çekti.